Sadece ABD tarihine değil, dünya tarihine geçecek bir olay ve gördüğüm kadarıyla herhangi bir başlık açan olmamış.
Kısaca özetle siyahi bir
vatandaş George Floyd, 25 Mayıs günü ABD'li bir polis memurunun diziyle boyun bölgesine baskı yapması sonucu oksijen yetersizliği sonucu hayatını kaybediyor.

Suçu, kabahati var mıydı bilemem ama bunun zerre kadar önemi de olduğunu sanmıyorum. Şu üstteki görselde yer alan muameleyi bir hayvana yapsan o bile kabul edilebilir diyemez kimse. Hemde 8 dakika 46 saniye boyunca!! Cidden 9 dakika boyunca bu şekilde durmak için içinde büyük bir kin, nefret olması gerekirdi sanırım.
Her neyse işte tarihin bazı noktalarında öyle bir kırılım vardır ki, her şeyi değiştirebilir.
İşte tüm bu olayların sonucunda, ABD'de ilk kez olmasa da ekstrem bir şekilde hayatını kaybeden Floyd bir ateş yakmışa benziyor. O günden bugüne kadar sadece ABD'de de değil, dünyanın 4 bir yanından protestolar yükseliyor. Protestoların ana sloganıda olaydan esinlenerek "Can't Breathe" yani "Nefes Alamıyorum" olarak kullanıyor. Bence de olayı hem fiziki hemde ironik olarak çok iyi anlatan bir slogan. ABD'de de başlayan protestoların siyahilerin birlikte yaşam sürmeye çalıştığı Güney Amerika, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerde hızla arttığını da görüyoruz. Medeniliği ve insancıl yaklaşımıyla övünen ülkelerin 21. yy'da hala bunlarla uğraştığını görmek şaşırtıcı...
Gelin biraz da bu olayın geçmişine göz atalım...
ABD'ye ilk siyahiler 1700'lü yıllarda
köle olarak giriş yapıyor. Tabi ki bu süreçte gün geçtikçe artan sayıları neticesinde, gördükleri kötü muamele yüzünden sorunlarda yaşıyorlar.
1705 yılında çıkan Virginia kölelik yasasında şöyle bir madde göze çarpıyor;
“Bu yönetim bölgesindeki tüm zenci, melez ve Kızılderili köleler taşınmaz mal olarak elde tutulacaktır. Herhangi bir köle efendisine karşı direnirse sahibi ıslah etmeye çalışırken asi köleyi öldürecek olursa böyle bir kaza hiç olmamış gibi köle sahibi tüm cezalardan muaf tutulacaktır.”
Ve işte insanlığın bu konuda resmen rezilliğinin ortaya çıkması burada ortaya çıkıyor. Artık resmen devlet gözünde siyahiler, "efendileri" tarafından öldürülebilir ve cezası olmaz diye yasalaşıyor. Bundan sonra olanları ise size bir film önererek devam edeyim. Burada konuyu senaryolaşmış olarak görebilirsiniz.
12 Years a Slave
Devam edelim. Olay tabi ki bu noktadan sonra kontrolden çıkıyor. Köle tacirliği, insan kaçakçılığı, cinayetler, tecavüzler, işkenceler... İnsanı insana fazla bırakınca neler olduğunun kanıtı...
1860 yılında ABD'de ki başkanlık seçimleri bir dönüm noktasını ifade ediyordu.
Pek fazla seçilme şansı verilmeyen, yoksul bir aileden gelen Abraham Lincoln şok edici bir şekilde seçilir ve insanlık bir kez daha sınava tabi tutulur. Üstelik bu seçim sonrasında belki de tarihinde ilk kez Amerika Birleşik Devletlerinde ayrılık sesleri ortaya çıkmaya başlar. O günün şartlarını düşünürseniz iç savaşların durumunu anlarsınız. 4 yıllık yorucu savaş ve ölen 600 binden fazla insandan sonra Lincoln'un istemediği kölelik 13 maddelik yasa ile kaldırılır. Ama tabi o günden bugüne kadar aşama aşama çok ilerleme kaydedildi.
ABD için zorlu bir süreç olan 2. dünya savaşında da zencilerle ilgili çok olay vardır.
Bazı kaynaklara göre 2. dünya savaşına kadar ülkede hiç bir zenci silah kullanamamıştır. (Askeri olarak) Bunu da ünlü film
Pearl Harbor'da konuyu anlatıyorlar. Filmde aktör Cuba Gooding Jr.'ün canlandırdığı karakter Doris Miller aşçı olarak girdiği gemide bir kahramanlık göstererek silahı eline alıp kıyıyor hain Japon uçaklarına... (Ancak bunun yanlış ve yanıltıcı bilgiler olduğunu söyleyenlerde var.
Neyseki savaş bitip ortalık yatışınca, 1964 yılında ABD'de Medeni Haklar Yasası yürürlüğe girer. John F. Kennedy'nin hazırladığı yasa, ölümü neticesinde bir sonraki başkan Johnson tarafından çıkarılmıştır. Burada da bir siyahi olarak Martin Luther King önemli bir rol oynamıştır.
Sonuç olarak bu noktadan günümüze kadar kat edilen tüm yolun bir salak polis memuru tarafından tekrar gündeme getirilmesi üzücü. Bunun ilk olmaması ve bazıları tarafından sıradan görülmesi ise daha da üzücü. Ülkemizde bu tarz şeylerin çok az olduğunu bildiğimiz için mutluyum ama insanın renginin olmayacağını artık anlatmak gerekiyor. Ve medeniyetin aslında sandıkları gibi bir şey olmadığını da...
Ülkemizde nadiren de olsa futbol sahalarında görülebiliyor ve bu konuda ünlü bir arkadaş var maalesef;
Aşağıda paylaştığım videoda yazdığı gibi, "eğer bir suça karşılık gerekli cezayı vermezseniz, o zaman anarşi başlar"
FB-TS arasında oynanan ilk maçta Zokora'ya ırkçı saldırıda bulunan Emre'nin zor anları ligin ikinci yarısındaki maçta başlar ve takdiri ilahi olacak ki sahada resmen dayak yiyen Emre'yi sahadan almayan bir teknik direktör vardır kenarda. Zokora'nın tekmesi kırmızı kartla cezalandırılsa da insanlık adına bir adalet miydi diye düşünmeden edemiyor insan. (Yine de sebebi her ne olursa olsun şiddete karşıyız elbette)
https://www.youtube.com/watch?v=OeGT_WIDYtoKaynaklar
[1]:
https://insamer.com/tr/amerikada-ayrimci-politikalar-ve-siyahi-mucadele-tarihi_542.html[2]:
https://tr.wikipedia.org/wiki/1964_Medeni_Haklar_Yasas%C4%B1[3]:
https://www.ntv.com.tr/galeri/dunya/george-floyd-minneapolis-polisinin-boynuna-baski-uyguladigiilk-siyahi-kurban-degil,W5uzeGTfMEaadSTuQRR3Og@gospodin bana soracak olursanız bankanın en beğendiği müşterisi borcunu ödeyemeyen müşteri
bir ara başım sıkışmıştı ödeyememiş vsvs avukatlık falan olmuş resmen batmıştım. borcu yapuılandırmış son 2 taksidi ödemem 1 gün geçti diye yapılandırmayı bozmuş sonrasında kalan 1250 tl için benden 9500 tl para istemişler 5000 tl ye konuyu kapatmıştım.
Banka her türlü alacağını alır.
Bu arada kara liste diyede birşey yok temize çıkın 3-5 ay sonra tekrar kredi çekebilirsiniz.
Bir bankacı olarak şunu söyleyebilirim ki, blacklist vardır ve 3-5 ayda düzelmez. Takibe düşmüşseniz 5 yıl tüm bankalar bunu takip eder, takibe düştüğünüz banka hiç bir zaman bu bilgiyi silmez. 3-5 ay sonra yeni kredi vermek aslında, bankanın o dönemki stratejisine göre aldığı risktir.
Şuanki dönemi baz alırsak, takibe ya da büyük bir meblağ ile aksamaya düşmüşseniz bir müşteri kolay kolay kredi alamaz. Burada karar verilirken bir iki etkene bakılmıyor. Bu müşterinin yaşadığı borç sıkıntısı ne kadar, şuanki geliri ne kadar, diğer bankalardaki durumu ne kadar, çek var mı, senet var mı, ailesinin gelir durumu (aynı bankada hesabı varsa) vs. bu şekilde sayılabilecek 200'e yakın kontrol yapılıyor. Burada bakılan kriterlerin ne denli dikkate alınacağı ise bankanın yönetim kurulunun piyasa şartlarına göre verdiği kararlara bağlıdır.
Bankadaki kredi borcunuzdan 10 yıl sonra icra dosyanız zaman aşımına uğrayacağı için kurtulursunuz. Tabi bu süreç zarfında, hayalet gibi olmanız herhangi bir yerde resmi işlem yapmamanız lazım. Herhangi bir yerden herhangi bir bankaya para, arsa, ev bir geliriniz olursa, bu alınır. Kredi kartı borçlarınız ise 20 yıl sonra silinir.
Konunun dışına çıkmak olacak belki ama bankayla dans eden, cezasını çeker. Bir arkadaşımız 8 yıl ödediği konut kredisini az kalsın çöpe atıp evi elinden alacaklardı.
olay şöyle, arkadaş bankada hesabına talimat verilmiş o hesapta günü gelince krediyi çekiyor. Her ay maaş hesabından o bankaya parayı aktarıyormuş. 8 yıl ödedikten sonra bahsi geçen ay bir taksitin parasını yanlışlıkla başka bankadaki hesabına yollamış. Para orada duruyor ama kredi ödenmiyor. 2. taksit geliyor oradan sonrası da ödeniyor ama alttaki duruyor.
Neyse telefon yok, mektup yok bu süre boyunca. Sonra arkadaş tesadüfen o yanlışlıkla parayı attığı hesaba girip bakıyor ki içinde tam kredi kadar para var. Ama banka çoktan işlemleri başlatmış o sırada. Neyse yalvar yakar, telefon telefon üstüne falan avukata masraflar ödenerek dosya geri çekildi falan. Isın ilginç tarafı ise banka bu tarz bir durumda ödenen para dahil evin tamamına el koyuyormuş. Bu nasıl bir sistem anlamadım ben. O yüzden bankayla iliskimi olabildiğince az tutuyorum.
Bankaların birçoğu otomatik tahsilat yapıyor. Yani diyelim ki siz kredi aldınız ve 3 ay geciktirdiniz, banka sizin tüm hesaplarınıza bakar ve eğer para görürse size sormadan alır. Ancak henüz başka bankadaki paranıza müdahale edemiyorlar. Bu evi banka hemen satar algısı yanlıştır. Banka her zaman önce parasını almak ister, evi satmak için ekpertiz, bir süre vs derken bu tahsilat yapamadığı durumlardaki son çaredir. Hangi banka bilmiyorum ama ödemeleri aksatmanız durumunda, bankalar "yasal" olarak bildirim yapmak zorundadır. Bunu önce mesaj, mail yoluyla yaparlar, sonra call center arayabilir, ihbarname çekilir aksama günü 90'ı geçtikten sonra işlem yasal takibe düşer. Burası artık sicilinizin de bozulduğu zamandır. (Şuan geçici olarak bu süre 180 güne çıkarılmıştır) Banka ne zaman sizden tahsilat yapamayacağına kadar verirse, kefil yoksa bu sefer teminat olarak gösterdiğiniz evin satış işlemine başlar. Burada yine yanlış bilinen bir bilgiyi düzeltelim. Diyelim ki sizin bankaya 50 bin borcunuz kaldı. Eğer bu parayı ev satılmadan önce verirseniz, banka işlemi iptal eder. Diyelim ki veremediniz ve teminat olarak gösterdiğiniz ev 500.000 TL değerindeydi. Banka tarafsız ekspertizlere bu evin değerini buldurarak, satışa koyar. Evinizin diyelim ki 450.000 değerinde çıkarsa banka bu satışı gerçekleştirip, borcunuz olan 50 bini alıp gerisini sizin hesabınıza yatırır.
Bu yazdıklarımdan banka güzellemesi yaptığım düşünülmesin, yanlış bilinen bazı konuları düzeltmeye çalıştım. Dayanın arkadaşlar yakında kripto finansal sistemi tam olarak aktif olduğunda, bir banka ile çalışmanıza gerek kalmayacak olabilir.
Bu Bitcoin ile ödeme kabul eden satıcılar BitPay gibi aracı uygulamaları kendi sitesinde kullanırken %1 aracılık ücreti ödemeyi kabul ediyor da 2 sat/byte transfer ücretini mi çok görüyor? Bitcoin transfer ücretinin çok yüksek olduğunu kim uyduruyor? Şu an marketten sakız almak için Bitcoin kullanmadığın sürece 2 sat/byte ile yaptığın transferlerin hiçbiri 'e-ticaret' için sorun yaşamıyor. Yani bunlar Roger'in uydurduğu hikayeler, altcoin fetişistleri de bir köşesinden kapıp hikayeye inanmaya devam ediyor... Ne de olsa ellerindeki alternatif kripto paralar 'Bitcoin fanatiklerinin kafalarının basmadığı' iddia etmek dışında hiçbir halta yaramıyor. Bir sebep lazım, doğru.. Çöplerin yaşaması için bir sebep lazım, ancak kralı karalayarak ilerlemek çok da uzun sürmez ve tarihin tozlu raflarına gömülür giderler, ayni geçmişte olduğu gibi.
Tartışmaya devam etmek istiyorsan, hakaret etmeden devam edebiliriz yoksa yine hakaret etmeden sonlandırabilirsin çünkü komplo teorilerine inanan biri ile 'tartışmadan olumlu sonuç almak' imkansıza yakın.
Volatilite bir etkendir kabul ediyorum. Ancak geçtiğimiz yıllarda bitcoin volatilitesi yüksek olmasına rağmen bitcoin kabul eden merchant'ların sayısı sürekli olarak artış gösteriyordu.
Yüksek fee'lerden sonra ise bitcoin kabul eden merchant sayısı azalmaya başladı. Network üzerindeki işlem sayısı yıllardır belirli bir seviyeyi geçemiyor artık.
Güncellemeyen ve yenilenmeyen teknoloji ürünleri bir devrim niteliğinde olsalar bile liderliklerini sürekli olarak koruyamazlar.
Bu aşağıdaki Steam duyurusunu oku istersen.
https://steamcommunity.com/games/593110/announcements/detail/1464096684955433613 Aralık 2017'de Roger Ver ve diğerleri tarafından Bitcoin ağına spam saldırılar yapılıyor ve ağda şişme meydana getiriliyordu. Bunun için çok yüksek miktarda cepten para koydular. Ancak, SegWit güncellemesi ile beraber %45e kadar daha düşük transfer ücreti sağlayan adreslerle
(bech32) ve teorik olarak 4MB daha gerçekçi olarak 2MB'a çıkabilen blok boyutları ile karşılaştık ki Ocak 2018'de 2.17MB blok boyutu oluştu. Yani Bitcoin'de bir gelişme var, elbette beklediğimiz gibi olmasa da.
Bitcoin yazılımcılarının amacının +100000 tps VISA'dan daha iyiyiz! demek olduğunu düşünmüyorum.. Tüm güncellemeleri bir anda yaparsan elde bir şey kalmaz, ne satacaksın insanlara, ne hayal vereceksin onlara, bir sonraki aşama ne olacak gerçekten?
(altcoinlerin en büyük sorunu bu, yatırımcılar diyor ki; ee hızlıyız, ama nereye gidiyoruz? gerçekten nereye gidiyorlar? Sıfıra). İnsanların bir umudu var, bir inancı var. Şu an bir değer saklama aracı ancak gelecekte volatilite azaldığında gerçek bir para birimi olacak ve her satoshi teoride ilk mesajda anlatmaya çalıştığım şekilde 'cente' hatta çok daha azına denk olacak. Bu bir satış taktiği, Apple sana kamerası 100megapiksel olan Iphone'u önümüzdeki sene de satabilir, on sene sonra da.. ama bir sonraki sene üstüne ne koyacak? Bitcoin bugün 'gerçekten tırı vırı altcoinler gibi +13128091 tps olsa' gelişmemiş markette volatilite sorununu nasıl çözeceğiz ve insanlara 'hangi umudu' satacağız? Hiçbir şey satılamaz ve tüm proje berbat olur. Bu nedenle, filmi 2140'a kadar izlemek gerekir. Devrim tamamlanmadı, 10 yıl geçse de bence early adopters sayılabiliriz ki Bitcoin ile çok daha eskiden tanıştığım için hem maddi, hem de manevi olarak kendimi şanslı hissediyorum.
Yani bırakın yavaşça gelişsin ve market spekülatif olarak büyüsün.
hiburak'tan bağımsız bir hikaye anlatmak istiyorum.
Blockstream hakkındaki komplo teorileri ve kara propaganda nasıl oldu da Türkiye'de bu kadar çok büyüdü? AVA diye bir proje var, yaklaşık iki senedir Bitcoin'i karalama/boklama üzerine
'PAZARLAMA STRATEJİSİ' izleyerek kendi saflarında
'enayi diye tabir edebileceğimiz bir insan topluluğu' oluşturmaya çalışıyorlar. Bu kişilerle vakti zamanında Bitcoin hakkında tartışmalar yaşadık. Bunlara Bitcoin'in ne olduğunu, ne amaçladığını anlattım. AVA'nın yanlış strateji izlediğini, Bitcoin'i karalayan hiçbir alternatif kripto paranın bugüne kadar yaşayamadığını ve AVA'nın da bu strateji ile yaşayamayacağını açıkladım ancak adamların oluşturmak istediği topluluk demin de söylediğim gibi 'enayi' topluluğu. Bunlar bu tür Blockstream komplo teorileri satarak ve Bitcoin protokolünü karalayarak 'daha iyi bir alternatif yarattıkları' hikayesine milleti inandiriyor yaklaşık iki senedir de 'paralarını sağacak eleman' topluyorlar. Bir iki fenomeni atmışlar ortaya, parayı cukkalayan bülbül gibi hikaye ötüyor.
$$ iyi vurgun yapacaklar ve stratejileri 'para toplamak için' doğru çünkü bu tür hikayeler iyi satıyor. Bu arada aylar önce AVA'dan banlandım, evet çünkü onlara yüzmilyonlarca dolarlık projelerini sorgusuz sualsiz fonlayacak elemanlar
(hafif tabirle) lazım. İyi proje orası ayrı.
Adam yerli Roger Ver, o da hikayeci bu da;
I like Bitcoin Cash for its purity of vision. Hardware trends tell us that, if you were happy with Bitcoin at 1MB in 2015, you should be just as happy with much larger blocks today. BCH is exploring how far one can ride these trends. Godspeed!
https://twitter.com/Bitcoin/status/1156859236728463361purity of vision
