Bu deneydeki hayvanlar doğal ortamlarında değiller. Adalet ve eşitlik gibi kavramlar ancak doğa durumunda kusursuz bir şekilde ortaya çıkar. Yapay ortam ve yapay koşullar altında yapılan deneyler hayvanların farklı veya olağandışı tepkiler vermesine neden olur. Bu da deneye şüphe düşürür. Ben eşitlik kavramının ancak doğa durumunda ortaya çıkabileceğini ve adalet kavramının ise eşitsizliğe bir çare arayışı olduğunu düşünüyorum. Kavramsal olarak adalet, eşitsizliğe çözüm arayışının bir yanılsaması. Eşitlik geri döndürülemeyecek şekilde bozulduğu için hiçbir zaman eşitlik sağlanamayacak. Bu yüzden bir yanılsama olarak adalet arayışı sonsuza kadar devam edecek. Doğa durumundan çıktığımız için eşitliğin bozulduğunu ve adaletin hiçbir zaman herkesi memnun etmeyeceğini anlarsak tüm sorunlar çözülür.
Yapay ortam ile alakalı olduğunu düşünmüyorum. Benzer deney çocuklara da uygulandı.
Peter Blake ve Katherine McAuliffe tarafından yedi farklı ülkede gerçekleştirilen deney, yaşları dört ila on beş arasında değişen çeşitli ülkelerden yüzlerce çocuğa uygulandı. Deney, adaletsiz bir şekilde şeker dağıtımını simüle etmek için kullanıldı.
Deneyde, iki çocuk karşılıklı bir masaya oturtuldu ve önlerine tavandan iple asılı tabaklar konuldu. Deneyciler, tabaklara şeker koymaya başladılar, ancak dağıtım her zaman adaletsizdi. Bir çocuğun önündeki tabağa dört şeker konurken diğerine on şeker konuldu. Çocuklar, bu adaletsizliği fark ettiler.
Daha sonra çocuklara, eğer şekerleri kabul etmek istiyorlarsa, tabağa bağlı yeşil ipi çekmeleri ve şekerleri önlerine düşürüp afiyetle yemeleri gerektiği söylendi. Kabullenmek istemiyorlarsa, tabağa bağlı olmayan ve boşta duran kırmızı ipi çekmeleri söylendi.
Sonuçlar ilginçti. Her ülkeden yüzlerce çocuk, yaşları dört veya on beş olsa da, kendilerine daha az şeker verildiğini gördüklerinde kırmızı ipe sarılarak teklifi reddettiler. Şekersiz kalmayı tercih etmeyi seçtiler ve şekerleri kabul etmediler.