Kendi cebini büyütmek için çalışmıyorsan başka birisinin cebini büyütüyorsun çok önemli bir cümle. Zenginlik hayalleriyle ilgili benim kendim fark ettiğim bir çelişki/paradoks var.

Zenginlik için seviyeler vardır. Her seviyede sistem insanı test eder, nerede tatmin oluyor veya belki nerede duracak, nerede kontrolünü kaybedecek diye. Birisi lüks hayatlar peşinde koşuyorsa, Ferrari'mden ineyim Cadillac'ıma bineyim kafasındaysa muhtemelen zengin olamayacaktır. Çünkü bu kafa yapısındaki birisinin o seviyelere ulaşmadan önce geçmesi gereken fazlaca test vardır. Mesela 10 milyon dolarlık servete ulaşmak bir hayalse, ve oraya ulaşınca bunları yapmak gibi bir amacınız varsa, 10 milyon dolara ulaşmadan önce 5 milyon doları, 5 milyon dolara ulaşmadan 1 milyon doları hatta 1 milyona ulaşmadan önce 100 bin doları bile normal karşılamanız ve hedefinizden şaşmamanız gerekir. Zenginliğin sınırları fakir-zengin diye belirlenmiyor ve fakir halinizde bir şeyler denediğinizde de aniden zengin olmuyorsunuz.

Bunları deneyip, kendisine yüksek hedefler koyan oldukça fazla sayıda insan sürecin etkisine kapılıp amacından şaşmıştır. Sadece maddi anlamda zengin olmakta da değil, hayatta her yönden bir şeyler başarmayı deneyen neredeyse herkes bunu yaşamıştır.

Bahsettiğim çelişki burada yatıyor. Zengin olmak isteyen birisinin neden zengin olmak istediği çok önemli. Bir servet sahibi olup insanların gözünde "zengin"  olmayabilirsiniz. Tam tersi çok büyük bir hata yapıp servetin s'sine sahip olmadığınız halde insanlara zengin gözükmeye de çalışabilirsiniz. Bunlar önünüzdeki seçenekler.

Kısaca, zengin olmak istemeyenler zaten zengin olamazken, zengin olmak isteyenler de muhtemelen zengin olamayacaktır. Paraya sahip olmaya biçtiğiniz değer 120 pırlantalı kolyeler ve spor arabalardan ibaretse sizi çok daha küçük şeyler de etkileyebilir.

Üstümüze çıktıkça çıkacaklar. Bir sektörde rekabet ediyormuş gibi gözüken 2-3 büyük şirket varsa rekabet etmiyorlardır bundan emin olabilirsiniz. Her şeyde böyle. Hepsi beraber fiyatları arttırırlar birinden diğerine diğerinden ötekine oynayıp dururuz. Bu arada biz ucuz fiyatlara sahip olduğumuzu sanıyoruz ama sadece para yer değiştiriyor.

Genelde 12 aylık taahhütler yapıldığı için örneği oradan anlatayım. 12 aylık bir taahhütünüz var. ve diyelim ki 150₺'ye bağladınız. Taahhüt bittiğinde aynı paketten devam etmeniz için eski firmanız size ilginç bir şekilde 700₺ teklif eder öteki firma 300₺. Mutlu mutlu geçersiniz karşıya, 400₺ ucuza bağladım diye sevinirsiniz. 1 yıl farkla bir anda %100 zam yediniz ama fark etmediniz.

Siz bu firmadan şuna geçersiniz, bir diğer kişi de yine ucuza sahip olmak için sizinkine geçer. Alın size kendisinden önceki insan neyi kaça aldı bilmeyen yepyeni bir müşteri. Çok güzel strateji.

ATH milim farklarıyla resmi olarak geldi gelmesine, ama öyle aman aman bir patlama olmadı. Grafik hala yükselişe işaret ediyor ama çoğu insan daha güçlü bir kırılım bekliyordu. Günlük grafikte 4300 ve 4000 seviyelerinin altında bir kapanış olmadığı sürece ben yükseliş devam eder derim.

Diğer yandan Bitcoin için bazı insanlar fikrini değiştirmeye, bu döngü için Bitcoin'in zamanının dolduğunu düşünmeye başladı. Genelde para Bitcoin -> Ethereum -> Major Altcoinler -> Diğer projeler şeklinde ilerliyor. Hacim Ethereum'da çok yüksek değil, yani bu döngünün neresindeyiz bilemiyorum.

Yükseliş devam ediyor. ATH daha gelmedi ama çoğu insan geldi gözüyle bakıyor. Ben şu an yükselişin yanında Ethereum fiyatının biraz da likiditelere oynadığını düşünüyorum. Milyonlarca dolarlık short işlem likidite edildi ve bunun yanında arada bir yaptığı sert düzeltmelerle longları da patlatıyor.

Şu an ATH'ye iyice yaklaştığımız için çok fazla long pozisyon var. Bitcoin 100 bin olmadan önce olduğu gibi bence ATH'den önce bu işlemlere oynayabilir fiyat. Eğer orayı da kırarsa Ethereum'un bu döngüde göreceği maksimum fiyat 6500-7000$ olur diye düşünüyorum.

3 milyar büyük bir rakam, fakat ben de genel anlamda İPhone hakkında olumsuz düşünüyorum. İlk sebep, Android işletim sistemi ile karşılaştığında İOS bence epey geride. Güncel olarak performansta da muhtemelen öndedir diye düşünüyorum ama kastettiğim Android kullanmanın rahatlığı. İphone kullanıyorsanız Apple'ın ürünlerinin tasarımını daha rahat olabilmeniz için neredeyse her çeşidi onlardan almanız gerekecek şekilde tasarladığını fark edersiniz. İnternet paylaşmak bile zor olabilir mi bir telefonda? Android'de telefonunuzu Xiaomi, televizyonunuzu Samsung alsanız ikisi arasındaki iletişim gayet rahat olacaktır. Ama Apple telefondan ekranınızı Samsung televizyona paylaşmak eziyettir. Android daha geniş bir dünyaya sahip, Apple insanı daraltıyor diyebilirim.

Performans olarak Android ezip geçiyormuş bu arada, şimdi baktım. https://versus.com/tr/apple-iphone-16-pro-max-vs-samsung-galaxy-s25-ultra

İki tarafın da güncel en güçlü telefonları bunlar sanırım. Samsung hem 35 bin tl daha ucuz, hem de özelliklerde her açıdan daha önde.

Apple ürünlerini kültüre öyle bir yansıttı ki her yeni telefonda fiyatı arttırıp performansı düşürseler yine 16'dan 17'ye geçecek milyonlarca insan vardır. Bu bir prestij meselesine dönüştü adeta. Sadece teknolojik ürünlerde de değil, neredeyse hayatın her dalında bu tarz yansımaları görüyoruz. Beyaz yakalılar çalıştıkları ofiste 10 metre yakınlarında buzdolabı varken kocaman Stanley termoslar kullanıyorlar. Sonra asıl amacıyla tarlada kullanmak için bu termosu alan babasıyla dalga geçerek sosyal medyaya atıyorlar. Bunlar artık statü olmuş durumda. Bundan hoşlanmıyorum.

Yatırımcısı yıllardır kan ağlıyordu, ki bence hala da ağlamalılar çünkü 4-5 sene önceki fiyatlara hala ulaşamadı. Ama Ethereum şu an güzel bir ivme yakaladı ve Ath yapıp yapamayacağına kadar konuşuluyor. Bu dönemin başındaki dipten beri %200'den fazla arttı.

Bu forumda uzun vadeli kayda değer miktarda ETH tutan var mı? Onların hangi fiyatta satmaya hazır olduğunu merak ediyorum çünkü birkaç ay önce almadılar ise beklentilerini yükseltmiş olmaları gerek. Çeşitli başka forumlarda ve sosyal medyada atıp tutanlar ETH/BTC ikilisinin zirvesi olan 0.15 civarı (şu anki fiyattan 18 bin dolar) civarını hedef göstermiş. Bence biraz fazla abartı bir beklenti. Bu parite yıllardır düşüş eğilimindeydi, bir anda o kadar patlayacağına ihtimal bile vermem.

2021 boğasının hala aşağısında olduğu düşünülünce bu insanların daha fazlasını istemesi normal, ama aynı insanlar 3 ay önce "Ethereum bir daha 2000$'ın üstüne çıkamayacak sanırım" diyorlardı.

Hiç Ethereum'um yok ve böyle bir şişik fiyattan da beklenti ne olursa olsun almam bu arada.

Selçuk Bayraktar, bir başka yerli sosyal medya platformu Next Teknofest Sosyal'de bir kullanıcının Whatsapp alternatifi uygulama isteğine "O hazır, kullanıyoruz hatta..." diyerek yanıt verdi.

Şu anda bu paylaşımın yapıldığı Next Sosyal'in 300.000 binden fazla kullanıcısı olduğu söyleniyor. Artık bot mudur, gerçek midir orasını bilemiyorum. Çıkartmayı planladıkları Whatsapp alternatifinin yanında İnstagram'a da alternatif yapılacağı söylenmiş. Genel gerekçenin dijital bağımsızlık ve güvenilirlik olduğu söyleniyor.

Tüm bu haberler iyi hoş, yani böyle bir deneme olması bence güzel bir şey ama bunları çıkartıp bir süre sonra "Zaten aynısını biz yaptık" deyip Whatsapp'a, İnstagram'a ve diğer sosyal medya platformlarına da erişim engeli getirmeye kalkarlarsa sorun olur. Muhtemelen ne derlerse yapan zombi kitlelerinden fazlası bu uygulamaları indirmez bile, ama inat ederlerse sırf kendi yaptıkları kullanılsın diye yapmayacaklarını bırakmazlar.

Haber: https://www.yenisafak.com/teknoloji/whatsappa-yerli-alternatif-geliyor-selcuk-bayraktar-uygulama-hazir-yakinda-kullanimda-diyerek-duyurdu-4732587

Siz "Kripto Rüyası" yazınca aklıma hemen American Dream geldi. Bazıları onun bittiğini söylerken bu konuda bilgili, tecrübeli olanlar amerikan rüyasının hala yaşadığını söyler. Ben kripto rüyasını da bu şekilde görüyorum. Doğru yatırım, planlama ve sabır ile kripto rüyası hala bir gerçektir. Hem de göz ardı edilemeyecek kadar büyük bir rüyadır bence, çünkü daha bu dünyanın ilk adımlarındayız. 1900'lerde alınmayan altınlar, 1950'lerde sahip çıkılmayan araziler, 2000'lerin başında erkenden satılan hisseler ve bu yıllar için de riskli görülen kriptoparalar olacaktır buna eminim.

Kaçırdığınız şanslara üzülmeyin. Kripto rüyası hala yaşıyor, ama rüyalarınızı gerçekleştirmek için önce uyanmanız gerekir.

Bu diploma meseleleri oldukça komik bir hâl almaya başladı. Gerçek diplomanız varsa işe yaramıyor, iptal ettiriliyor; sahte diplomanızı ise E-devlet'e kaydettirebiliyorsunuz. Çaresizlik o ki adam 100.000₺ bile öderim demiş. Cidden şu durumu birisine açıklamak çok zor.

E-devlet'in bu kadar kolay bir şekilde kandırılabilmesine ve işlemlerin de bu kadar açık açık yapılabilmesine şaşırdım. Normal şartlarda hem bu adamın hem de Twitter hesabının sahibinin sağlam bir cezaya maruz kalması gerek diye düşünüyorum.

Şikayetvar bana bir çöp kutusu gibi geliyor. Arada bir şirketler bu çöp kutusundaki metalleri kartonları alıyordur, gerekli işlemleri yapıyorlardır ama böyle şikayetler çürür gider.

İşveren olduğunuzu düşünün bir de? Ortada böyle bir şey varken kim diploma gerektiren bir işte tanımadığı birisine güvenebilir ki?

Ötanazi, bir kişinin fiziksel veya psikolojik acısını sonlandırmak için tıbbi müdahalelerle onun yaşamına son vermek anlamına geliyor. Şu anda Türkiye'de yasal değil, ama yasal olduğu bazı ülkeler var. Bugün genel anlamda bu yardımlı ölüm şeklinden bahsetmek ve sizin de fikrinizi almak istiyorum.

Ötanaziyi savunan taraf genelde sonunda hepimizin öleceğini, ve hayatının geriye kalan kısmının kötü geçeceği belli olan insanların bunu yaşamak zorunda olmadan ölebilmesi gerektiğini söyler. Son söz her zaman kişinin kendisine aittir ve ne kadar radikal olursa olsun kişiler kendileri üzerinde karar verebilmelidir.

Ben düzgün düşünebildiği, kendi ölümü konusunda bilinçli olduğu ve bu konuda kararlı olduğu kesinleşen birisine ötanazi uygulanabilmeli. Sonuçta yaşamak bir haksa, bu bedenin ve yaşamımızın sahibi bizsek ölme hakkı da bizde olmalı.

İşin daha da karmaşıklaştığı bazı noktalar da var. Aşağıdaki sorularda da cevaplarınızı bekliyorum.


Soru:
Cevabım: Böyle bir durum gerçekleştiğinde cevabım muhtemelen değişir, hiçbir ebeveyn buna kolay kolay tamam diyemez muhtemelen. Ben de izin vermem diye düşünüyorum.

Soru:
Cevabım: Çevresindeki insanlara da manevi, maddi anlamda çok fazla sorun yaratan ve normal hayatına geri dönme ihtimali olmayan bitkisel hayattaki birisinin ötanazi ile öldürülmesi uygundur. Burada düştüğü durumdan dolayı karar sadece kendisine kalmıyor malesef.

Soru:
Cevabım: Biraz önceki soru ile benzer, kişinin ölmesi gerçekten sadece onu etkilemiyorsa, başkalarının da hayatını riske atıyorsa o kişi öldürülmemelidir. Bu arada etkiden kasıt da kişiden kişiye değişebilir, birisinin kendisini öldürmesi sonucu yakınlarının onun için üzülecek olması bir etki olmamalıdır. Sırf başkası ölüm üzüntüsü yaşamasın diye o kişinin hayatına devam etmesi gerekmez.

Bazı İmam hatip okullarının seçme öğrenci aldığı doğru. Hem ortaokulda hem de lisede bazı öğrencilere kıyak geçiliyor. Bunların güya devlet okulu olduğuna bakmayın; arkaları çok sağlam. Çevremden canlı olarak dinlediklerime göre sosyal açıdan yarattıkları fırsatlar, düz okullara göre çok daha fazla. Verdikleri yemekten yaptıkları gezilere kadar öğrencilerin imkânları oldukça genişmiş.

Sosyal medyada çok tartışılan bir konudur, bilirsiniz: Normal okullarda genelde sabun, peçete bulunmaz. Bunlar, o konuda da muhtemelen sorun yaşamıyordur. Düz okullarda yıllardır düzelmeyen bir durumdur bu. Herhalde bu forumdan da kimse “Benim okulumun tuvaleti, koridorları pırıl pırıldı; sıraları tertemizdi.” demez diye düşünüyorum.

Seçme öğrenci aldıkları için sonuçlardaki başarı, hiç seçmeyen okullara göre daha fazla olabilir; bu normal. Ancak istatistikte bilinen bir şey vardır: Belli bir seviyenin üzerinde sapma teoride imkânsızdır. Dağılımlarda sapma oranı belli bir seviyenin üzerine çıkıyorsa, ya milyonda bir gibi bir ihtimal gerçekleşmiştir ya da veriler manipüle edilmiştir.

Pek temiz bir ülkede yaşamıyoruz. Bu tartışmanın arkasından bir şey illa ki çıkar, ama belki yıllar sonra. Şu anda bu konunun gündemden yavaş yavaş çekileceğini düşünüyorum. Ayrıca konu hakkında net fikrim: Sorular belli kişilere sızdırılmıştır.

Temizlik için sahile neden dozer sokulur? Bir dozer sürücüsü sahilde nasıl bu kadar rahat hareket edebilir? Sahilde ilerleyen bir araç önünde bir insan olup olmadığını nasıl kontrol etmez?

Sorulabilecek çok fazla soru var ama Türkiye'de yaşıyoruz. Muhtemelen şimdiye kadar ölen insanların hiçbirinde olmayan bir ölüm şekli olmuştur. Yani şu ölüm haberi, tek başına nasıl bir ülkede yaşadığımızı eksiksiz özetliyor. Siz istediğiniz tedbiri alın, istediğiniz kadar mantıklı düşünün, istediğiniz kadar "olmaz" deyin, ama oluyor.

Yanlış hatırlamıyorsam çok önce bir kere de yolda yürüyen birisine uçak çarpmıştı. Ne olacağı gerçekten hiç belli olmuyor, tedbirli olmanız hiçbir şeyi "olmaz" kılmıyor.

Son zamanlarda çok arttığına katılıyorum, ama bu tarz etkinlikler herkes bir arada giriştiğinde genelde sözde boykot edilen şirketin lehine gelişmelerle sonuçlanıyor. Bir kere en baştan ücretsiz, hedef kitleye odaklı ve belki hiçbir parayla yapamayacağınız kadar büyük bir reklam yapıyorsunuz. Bunların örneklerini son zamanlarda bazı kafe'lerde gördük.

Ayrıca genelde bu boykotlar belirttiğiniz gibi bir kesime hitap ediyor. Siyasi, dini veya toplumsal birçok düşünce zaten insanları direkt ikiye bölüyor. Bundan dolayı da bir tarafın kitap almadığı dükkandan okuma yazma bildiği şüpheli insanlar alışveriş yapmaya başlıyor. Tabii ki bir şeyi "almamanın" şirkete olan zararı, bir anda satışları arttıran diğer bir kitlenin faydasının yanında pek küçük kalıyor.

Ve yine genelde sosyal medyada bir olgu hızlıca tüketilip sıradakine geçildiği için uzun vadede bu projeler başarılı olamaz. Bu da bahsi geçen şirketin tarih kitaplarında ufak bir pr çalışması olarak kalır.

Ne kadar dini değeri de olsa tarafsız bakarsak kaç yüzyıl önce bitmiş bir dinden bahsediyoruz. Bitcoinden 100 kat civarı daha yaşlı bir kitap var ortada, yani dininize aşırı sımsıkı bağlıysanız ve her şeyin derinliğini çok fazla araştırıyorsanız, en azından Bitcoin için buna gerek olmadığını düşünüyorum. Şu an dünyada para olarak kullanabileceğiniz şeylerde içi dışı en belli olan şey bence Bitcoin'dir.

Hadi tüm bunları geçelim, siz kendinizi biliyorsunuz sonuçta. Neyi ne amaçla kullandığınızı, iyi niyetli mi kötü niyetli mi olduğunuzu her şeyi insan kendi içinde biliyor. Ayrıca bunları inandığınız Tanrı da biliyor inancınıza göre. O yüzden "Şunu yaptım dine uygun mu?" gibi sorulardan bence kendimizi artık kurtarmalıyız. Herkes neyi neden yaptığının farkında.

E bir zahmet artık. 20 sene dile kolay, o kadar uzun bir zaman ki ülkenin kanını emdikleri, insanlar geç bile kaldı illallah etmekte. Pandemiden sonraki seçimde nasıl ayakta kaldılar diye düşünüyorum, o da muhalefetin beceriksizliği

Maalesef son güne kadar böyle devam eder, kağıt üzerinde iktidarın değiştiği gün ülke gerçekten değişmeye başlayacak mı merak içerisindeyim. O günleri dünya gözüyle görmek nasip olsun da. Şimdilerde iktidar savunanların da muhaliflerin de sosyal medyayla gücü, organizeliği artmaya başladı. Şimdilik bu gibi dünyanın geri kalanında büyük tepki gösterilecek zamlara alışkanlıktan pek tepki veren olmuyor ama zamanla daha küçük olaylarda bile tepki koyan kitle büyüyecektir bence.

CHP işbirliğine falan girişemez yemez bence, yese de bir akıllı çıkıp ne yapıyorsunuz siz der diye düşünüyorum.

Uçaklar en güvenli ulaşım aracı olarak geçiyor, çünkü yanlış hatırlamıyorsam kaza ve ölüm oranları diğer ulaşımlardan çok daha az. Ama işte uçaktayken eliniz kolunuz bağlı oluyor. Yani neredeyse hiçbir güvenlik önleminin, kişisel hiçbir hareketinizin yaşamınıza etkisi yok. Tamamen uçağın sistemlerine, pilota ve diğer etkenlere güvenmek durumundasınız.

Önemli insanları öldürmenin en kolay yolu uçağı sabote etmek. Çünkü kaza süsü vermesi biz olayların nasıl yaşandığını asla bilemeyeceğimiz için çok kolay. Bu yüzden riskli. Kaza oranı istediği kadar düşük olsun insan kontrolü bu kadar azken uçaklara çok da güvenmemek gerekebiliyor.

Son 1 ayda TL, Usd'ye karşı yüzde 2'ye yakın daha değer kaybetti. Bunlar bize lafın gelişi çok önemsenmeyecek şeyler gibi geliyor ama asgari ücretle çalışan birisinin cebindeki para %2 değer kaybedince 450 lirası çöpe -gerçekten çöpe- gidiyor.

Doları 40 liradan hesaplamak artık uygun oldu, 38'lerdeyken bile kuruşu kuruşuna hesap yapardım ama şu an arada pek bir fark kalmadı.

1 milyon hayal değil. Çok uzak gözüküyor, bugüne kadarki gelişmelerin hızına göre evet uzak sayılabilir ama geldiğinde çok çabuk gelmiş gibi hissedeceğiz. Bir kere bu karşılaştırmaların hepsi Abd Dolarına karşı yapıldığı için, ve Usd enflasyonu olan bir birim olduğu için, mesela bundan 10 sene sonra Bitcoin'in değeri sabit bile kalsa Dolar karşısında %50 civarı değer kazanması gerekiyor.

Bunların dışında Bitcoin'e karşı adaptasyon çok hızlanmaya başladı. Elimizdeki Bitcoinlere gerçekten sahip çıkmalıyız şaka değil. Borsalarda satacak Bitcoin kalmadığını bir düşünsenize? Veya adamlardaki stok çok azaldı diyelim. Herkes bireysele yönelmek durumunda kalacak kimse de kolay kolay vermeyecek elindekini. Böyle bir durumda karşınıza büyük şirketleri ve yıllardır toplayan zenginleri alırsınız, onlar da mal kaptırmazlar.

Eğer 10 sene 15 sene sonra bu günlerde yazdıklarınıza bakıp boynu bükük kalmak istemiyorsanız Bitcoin edinin.

Aslında yalnızca bunlar değil. Yani buradakiler hep sakin yerler ama Türkiye'de neredeyse ne isityorsanız o tarzda şehirler, mahalleler var. Çok çeşitli bir ülkede yaşıyoruz her alanda.

Gürültülü, hızlı yoğun bir hayat istiyorsanız ona uygun fazlaca yer var. Deniz kenarında sakin bir hayat istiyorsanız ona uygun yerler var. Kendi arazimde yiyeceğimi yetiştireyim geçinip gideyim diyorsanız ona uygun yer var. Her şey var yani. Sadece sakin şehir kriterindeki yerler uygun gözüyle bakmamak lazım.

Çoğumuz şehir hayatına trafiğe ışıklara çok alıştık. Bu yüzden bunları göremeyebiliyoruz. Yoksa emeklilik de değil genel anlamda yaşamaya değer bir ülkedeyiz. Ama durumlar elvermiyor.

Eğer telefonunuzun kamerasından hoşnut değilseniz, artık uzaydan bir selfie çekebilirsiniz. Böyle ilginç projeleri seven Mark Rober tarafından kurulan CrunchLabs şirketi, uzaya bunun için bir uydu yolladı. Uydunun dışında küçük bir ekran ve bu ekranı gören bir kamera var. Her dakika onlarca fotoğraf hızlıca arka arkaya bu kameranın önünden geçiyor ve kamera otomatik olarak bunların fotoğraflarını çekip sahiplerine yolluyor. Üstelik tamamen ücretsiz.

Dilerseniz arkaplanda dünyanın neresini görmek istediğinizi de seçebiliyorsunuz. Sadece mail bilgisi istiyor ve fotoğrafı oraya yolluyorlar. Sanırım tek bir hakkımız var, bu yüzden ben daha bir şey çektirmedim. Denemek isterseniz daha fazla bilgi için;

https://www.spaceselfie.com/