TCG Anadolu'nun üretim amacı ve planı aslında bizim de bir zamanlar yatırım yaptığımız ve üretim sürecinde de var olduğumuz F35b uçağı projesi için hazırlanmıştı hatta TCG anadolu gemisinin kardeşi ''Juan Carlos I'' şuan bu planlar doğrultusunda İspanya filosunda aktif olarak görev yapıyor.
Lakin bu üretim süreci içerisinde Amerika ile yaşadığımız s400 krizi dolayısıyla biz f35 üretim programından çıkarıldık.

 Bunun sonucunda hem f35'ler için ülkemizde ürettiğimiz parçaların üretimi durdu hem de bu projeye yatırdığımız 1.4 milyar dolar gibi bir paranın geri ödemesini alamadık. Bu parayla artık f35 uçaklarını alamayacağımız neredeyse kesinleştiği için Türkiye'nin artık yatırdığı bu paranın Amerika'dan f16 alımında kullanılmasını istediği yönünde de haberler var. Buradan da şunu çıkarıyoruz ki F35 uçaklarını filomuza katamayınca mevcut f16 uçaklarımı modernize etme ve f16 uçaklarımızı yenileme yoluna gittik.

TCG anadolu konusuna tekrar gelecek olursak ise f35 programından çıkarıldığımız için bu gemide kullanılacak f35b'lerimiz artık yoktu, bu gemi standart bir uçak gemisi kadar büyük olmadığı için de herhangi bir savaş uçağını bu gemide indirip kaldırmak mümkün değil bize lazım olan hava aracının kısa mesafede hem iniş hem de kalkış yapması gerekiyordu ve SİHA'larda bu ve başka olması gereken özellikleri karşıladığı için geminin kullanım amacı bir anda f35b projesinden SİHA projesine dönüşmüş oldu.

Ülkemiz için faydalı olmasını temenni ediyorum.

bizim ülkemizde istifa diye bir seçenek maalesef yok. Başarısız olabilirsiniz, kötü yönetebilirsiniz, düzen sağlayamayabilirsiniz, disiplin sağlayamayabilirsiniz ama bunların sonucunda istifa edemezsiniz öyle bir seçenek yok, en fazla çıkıp hata hepimizde diyip üzerinizdeki yükü hafifletip ortamı biraz yumuşatabilirsiniz ama istifayı sakın aklınızdan geçirmeyin çünkü istifa ederseniz hatanızı kabul etmiş şapkayı önünüze koymuş olursunuz ama olur mu öyle şey ya bu bize yakışır mı ? biz dobra olup haklı çıkmalıyız, bu makam bu mevkii bırakılıp istifa edilir mi hiç ?

yine bir şeyler dönüyor bir şeyler yaşanıyor ama topluma hiçbir bilgi sızdırılmıyor bu amerikanin klasikleşmiş tavırlarına hepimiz öyle bir alışmışız ki ortaya bir UFO konusu atılıp ucu açık bırakıldığı halde bile normal karşılayıp kendi aramızda komplo teorileri kuruyoruz

biz zaten en başından beri toplum olarak kurallara uymayı sevmezdik ki, bizim en büyük ortağımız ve yüce dostumuz paraydı. yeter ki çok para kazanalım gerisi hiç önemli değil çürük binaymış riskli binaymış falan amaan canım sanki biz kendimiz mi oturacağız içinde, ne olacak ki sanki bosverelim gitsin kafasına sahibiz. "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diye bir söz vardır ya hani bu sözü bazen bizim bulduğumuza inanıyorum. Çok şeytanlaştık çok..

önümüzdeki birkaç ay içerisinde de eğer istanbul yağmur almazsa yaz aylarında çok büyük problemler bizleri bekliyor olacak. meteoroloji uzmanları mevsimlerin birkaç ay ileri attığını o yüzden tam anlamıyla kışı yaşamadığımızı önümüzdeki aylarda daha şiddetli yaşayacağımızı söylüyordu ama artık hava sıcaklıkları da yaza doğru dönmeye başladı, şuan akdenizde hava 23 derece ve şubat ayındayız. burada şuanda tişört şort ile gezmek mümkün, bu mümkün olmamaliydi böyle nereye kadar gidebiliriz bilmiyorum ama pek iç açıcı gözükmüyor sonumuz.

yazık ya yazık bu durum artık acınası bir hal almaya başladı, hiç dikkat ediyor musunuz bilmiyorum ama avrupali insanlar artık halimize acıyorlar, bizlere nasıl baktıklarını nasıl davrandıklarını gördükçe içim içimi yiyor, bize artık acınası gözlerle bakıyorlar bizi 2. sınıf dünya ülkesi gibi görüyorlar, paramızı buruşturup atmaktan hiç cekinmiyorlar. Mesela bir örnek vereyim:

 Duymuşsunuzdur belki geçen günlerde deprem için yardım toplanırken Türkiye'ye yeni transfer olan italyan bir futbolcu instagram aracılığı ile ülkesindeki insanlara yardım çağrısında bulundu ve açıklaması neydi biliyor musunuz ? "sizin için çok ufak meblağlar burada çok değerli bir sürü şey alınabiliyor".

Bu cümle anlamasını bilene çok şey anlatıyor.

Turnuvada bugüne kadar çok sürprizler yaşandı fakat artık bu saatten sonra sürpriz yaşanacağını düşünmüyorum.
Çok beklentiye girilen Arjantin ve Portekiz ikilisinin finallere kalmadan eleneceğini tahmin ediyorum çünkü yarı finalin bir tarafında Brezilya bir tarafında Fransa gibi takım olarak oynamayı başarabilen ayakları yere sağlam basan takımlar var.
Diğer tarafta ise Messi'nin sırtladığı bir Arjantin, Fransa Brezilya seviyesinde oynayamayan bir Portekiz var.

Bu aptallığın ve barbarlığın bu noktaya erişmesi durduk yere ve bir an da olan bir şey değil.

Aslında bu tarz spordaki şiddetler en alt seviyeden ufak şeylerle başladı fakat böyle suçlara hiç ceza vermememizden veya çok hafif cezalar vermemizden dolayı caydırıcı olamadığımız için bu ilkelce davranışlar arta arta yükselerek bir çığ gibi büyüdü ve bugün de bu çığın en büyük haline hep birlikte tanık olduk.

Ama unutmayalım ki bu çığın şuanki en büyük hali bu, eğer gerekli önlemleri almazsak bu çığ her geçen gün güç kazanmaya yine devam edecektir.

Asıl önemli olan şeyin üniversitelerimizin sayısı değil de üniversitelerin niteliği olduğunu anladığımız da umarım her şey için çok geç olmaz. Yolumuz yol değil, benimsediğimiz anlayışın dünyada bile bir karşılığı yokken biz halen daha şu kadar şu kadar üniversite açtık şu kadar öğrenci mezun ettik triplerine giriyoruz. Sen Bayburt'ta lisenin devamı seviyesinde ve kalitesinde üniversite açınca ülkeye üniversite mezunu değilde liseyi çift dikiş okuyan öğrenciler kazandırıyorsun haberin yok.

Bu eyt muhabbeti çok saçma bir muhabbet olduğunu düşünüyorum, nedeni ise Almanya'da ve Avusturya'da 65 İtalya'da 67 gibi olan emeklilik yaşını Türkiye'de bir dönemlik de olsa 48-50 yaşına çekilebileceği bir sistem konuşuluyor ve bu avantajdan sadece belirli bir dönemdeki belirli sayıdaki insanlar faydalanabilecek sonraki dönemlerde ise insanlar 60 yaşında emekli olacaklar.

Bu işin adaletli olduğunu düşünmüyorum. Atıyorum ben şuan 45 yaşında bir çalışanım, benden 4-5 yaş büyük arkadaşlarım emekli olup bir sürü iş yükünden kurtulup rahata kavuşmuşken benim o hayatı yaşayabilmek için bir 15 yıl daha çalışmam gerekmesi açıkçası hiç mantıklı ve adaletli değil. O 50 yaşında bahçesindeki toprağıyla keyifle uğraşırken benim 55 yaşımda bile halen 9.00-17.00 çalışıyor olmamın izahı olamaz.
(verdiğim yaşlar tamamen örnektir, zaten anlatmak istediğim şey anlaşılmıştır)

 Sırf seçim uğruna, oy uğruna yapılan bir şey gibi duruyor bu ama yapmayın, onca insanın hakkına girmeyin.

Hiç kaşıkla verilen kepçeyle alınır muhabbetlerine falan girmeyeceğim çünkü bu ülkede bunu idrak edebilecek insan sayısı bir hayli az ve bizi yönetenler de bunun farkında o yüzden şimdilik zam oranlarından bahsetmeye ve kendimizi anlık da olsa sevindirmeye devam edelim.

 Tahminlerime gelecek olursak son zamanların en büyük asgarî ücret zammının bu yıl yapılacağını düşünüyorum, sebebi de çok basit önümüzde koca bir Seçim Var.

Sen ne kadar yüksek zam oranı verirsen muallakta kalmış seçmeni bir o kadar kendi tarafına çekersin bu bir psikolojik gerçektir hele ki bu hamle onların seçime aylar kala son ve en güçlü kozu ise kullanmaktan hiç çekineceklerini sanmıyorum.

 Bu hamlenin çok fazla oy kazandıracağını tahmin ediyorum çünkü biz dünlerimizi çok çabuk unutan bir milletiz.

Atılması gereken doğru bir adımdı ve atıldı, köylerde bazı insanlar sırf çocukları okullarına daha rahat gidip gelmesi adına köylerini terk edip büyük şehirlere göç ediyorlardı bunun sonucunda da zaten büyük şehirlerdeki düzensiz yerleşimin ardından bir de bu eklenince büyük şehirler ekstra olarak şişiyordu bu uygulama ile bunun az da olsa önüne geçilebilir ayrıca  zaten büyükşehirlerin çoğunda konut sıkıntısı varken bu karar tam yerinde olmuş belki bazı aileler tekrardan köylerine dönme fikrini gözden geçirebilir. Her geçen gün sehirlerde yaşam daha da zorlaşıyor hayat çok pahalılaşıyor köylülerde bunun farkında, bence tekrardan köylerine dönme fırsatları olursa bu fırsatı değerlendirecek olanları içlerinde elbet vardır, hem bu sayede özellikle tarım ürünleri üretimi konusu ve hayvancılıkta da elimiz güçlenebilir yani bir nebzede olsa pastadaki tüketiciler bir anda üretici kısmına geçebilir.

ahahahahahahahah habere bakın   bu zor dönemden birlikte çıkmak için böyle karar alıyoruz demişler bir de
o zaman ciddi ciddi hep birlikte makam araçlarınızı satarak mı başlasaydınız acaba bu tasarruf işine ?

Yarı finale kadar başarıyla ilerlediğimiz turnuvada karşımıza İtalya'nın daha doğrusu Egonu'nun gelmesi sebebiyle elendiğimiz turnuva.
Bu oyuncuyu aşmak gerçekten çok zor bir mesele, kadın istediği zaman sayı alabilme gücüne sahip yani tam gaza geliyoruz 2-3 sayıyı üst üste alıyoruz derken bu kadın çıkıyor taak alıyor sayıyı. Bahsettiğimiz insanın kaydedilmiş en yüksek smaç yüksekliği tam olarak 3.44 metre ve düne kadar dünyanın en yüksek smaç hızına sahip olan Boskovic'in rekorunu 112.7 kmh'lik smaçıyla ekarte etmiş durumda. Durdurmak çok güç biz Türkiye olarak durduramadığımız gibi turnuvada da tam anlamıyla durdurabilen olmadı. İtalya Çin arasında geçen çeyrek final maçında Egonu kendi başına 36 sayı almış bu da 1.5 seti tek başına almış demek oluyor gerisini siz düşünün yanii.

İtalya bizi eledikten sonra finalde Brezilya ile karşılaştı ve onları da 3-0 gibi net bi set üstünlüğü ile yenip kupaya ulaştı. 

Kısaca kendisinden bahsetmek gerekirse ise Nijerya asıllı göçmen bir ailenin kızı Egonu ve Boyu 1.93, bu sezon ise Vakıfbank'a transfer olmuş durumda yani böylesine yetenekli bir voleybolcuyu ülkemizde daha fazla seyretme fırsatı bulacağız bu güzel bir haber

Kimilerinin korkulu rüyası kimilerinin hayallerini süslüyor

Ülkelerindeki enflasyon oranı %8.5 olduğu için yana yakıla üzülüp kriz varmış havasına giren ABD halkının acaba Türkiyede yaşasalardı ne yaparlardı ne hissederlerdi diye merak ettiğim konu

Bir de diğer açıdan düşünelim, Türkiyede yıllık enflasyon oranı %8.5 olsaydı sizler ne hissederdiniz, nasıl hareket ederdiniz ?

Bu olay aslında bir hayli karışık, bir erkeğin kız arkadaşını sokak ortasında darp etmesi ve kızın yardım çığlıklarında bulunması bir hayli acı bir olay ve bunu dışarıdan gören birisinin olaya dahil olup ayırmak istemesi son derece olması gereken bir durum fakat buradaki ayırma yöntemleri birbirinden çok farklı şeyler olabilir. Yani tutupta elindeki bıçağı adamın tam kalbine saplamanın pek bi gereği yok, madem elinde bir bıçak var ve illa ki onu kullanmak istiyorsun o zaman karşıdaki kişinin tek hamlede ölmeyeceği farklı uzuvlarına hamle yapabilirsin zaten bu hamleden sonra karşı taraf hissettiği acıdan dolayı istese de istemese de pasif bir hale geçecektir ki senin de isteğin bu yönde zaten.

Benim düşünceme göre Kadir Şeker'in bu olaydaki tek hatası elindeki bıçağı karşı tarafın doğrudan kalbine saplayıp tek hamlede öldürmesidir, bu yüzden de hukuken haklı durumundan haksız duruma düşmüştür ve hapis cezasına çarptırılmıştır.

Clio'nun bile 500k olduğu şu piyasada C segmenti %100 elektirikli bir SUV'un 900k gibi fiyata sahip olması gayet kabul edilebilir ucuz denilebilecek bir seviye.
Buradaki asıl sorun ise bu clio'nun 500k bu arabanın ise 900k olması, bahsettiğimiz fiyatlara bir baksanıza 1 milyon liraya araba mı alınır arkadaşlar bu ülkede asgari ücret 5500tl,  araba ya araba alt tarafı bir araba sadece bir ulaşım aracı böyle şeylerin fiyatlarının bu denli artması kabul edilebilir bir durum değil, bakın eskiden fiyatlar artıyordu ama kendi bütçemizi biraz zorlayıp yine de bir şeyler alabiliyorduk şimdi ise o şeyden vazgeçip alamayacak seviyeye geldik eğer iki gün sonra bir yetkili çıkıp ürettiğimiz yerli ve milli arabadan herkesin faydalanmasını istiyoruz biz bunu halkımızın satın alması için ürettik derse de şaşırmam.
 
Ufak bir hesaplama ile :       165 ay yani yaklaşık 13.5 yıl yemeden içmeden parasını biriktiren bir asgari ücretli nur topu gibi bir TOGG alabilir

Gönderin tabii canım biz burada ne güne duruyoruz, istediğiniz kendinize uygun görmediğiniz dilediğiniz sayıdaki eğitimsiz insanları buraya yollayın ama buradan bir türk vatandaşı ülkenize göç etmek istediğinde gözünün üstünde kaşın var senin diyerek reddedin sınırlarınız içerisine almayın. Bu yöntem çok iyi değil mi ya? şeye benziyor şeye ELEME KOVASINA, topluluğun içindeki çürük elmaları buluyor ayırıyor ve çöp kovasına yolluyor (bu durumda çöp kovası biz oluyoruz) çöp kovasından hiç bir şeyi kendisine kabul etmiyor, e yani bu durumda siz olsanız sizde kabul etmezdiniz değil mi?   

bu güzel ülkemizin yurt dışında böyle bir algıyla bilinmesi ve tanınması, avrupalı insanların istediğinde burayı çöplük gibi kullanabileceklerini düşünmesi gerçekten çok üzücü..

Arkadaşlar öncelikle şunu unutmayalım; Bugünümüz yarınımızdan çok çok daha iyi yani bu başlığa bugün gelip hayatımızdaki pahalılıklardan dolayı içinizi döktüğünüzde artık bu konu başlığı sizin için kapanmış olsun bu başlıktan engellenmişsiniz gibi varsayın, gelip 1 ay sonra tekrardan bu başlığa bir şeyler yazmak için dönmeyin çünkü olur da karşınıza birkaç ay öncesinden yazarlarımızın yazdıkları değerlendirmeler çıkarsa daha da üzülürsünüz daha da çökersiniz, kendinizi harap etmenizi istemem..

Söz konusu haberi okuduktan sonra piyasayı uzun zaman sonra biraz araştırayım dedim de zamlardan sonra Clio gibi gırtlak dolusu olup A'dan Z'ye tüm özelliklere sahip olan son derece konforlu son derece lüks ve bir o kadar da hızlı olan 1.0 motor hacmine sahip 90 beygirlik canavarı yarım milyon(500.000)TL gibi fiyatlara alabileceğimizi gördüm, üzülerek söylüyorum ama bunlar bize müstehak.