“babam öldü ama hala sahneye çıkarım yavşaklığına asla inanmam. önce insandır önemli olan, oyun değil. ben babam ölürse sahneye filan çıkmam, kıçımı yesin herkes. bu kadar içini yakan bir şey varken ‘çok üzgünüz ama show must go on’ demek, bırakın bu işleri yani. rolümden etkilendim diyen aktör iki şeydir; ya yalancıdır ya ruh hastası. hemen tedavi olması lazım. oyunculukla ilgili her şeyi o efsane sanılan detaylardan ayırmak gerekli. oyuncular, ustalık sahibi olmadan efsane sahibi olmaya çok meraklıdır. işini iyi yap, efsaneleri unut. artık sinema ve televizyon gibi araçlar sayesinde kimin nasıl oynadığını herkes görebiliyor. eskilerden ‘çook iyi oyuncu’ olarak hatırlanan birçok oyuncunun aslında çok kötü oyuncular olduğuna eminim. oyuncuların çoğu yavşaktır genellikle...”
haluk bilginer
Biraz buna çıkıyor. Yaptığı işi kutsallaştırmaya hep karşıyım ve bu iş sanat ise ekstra kutsal kabul ediliyor. Niye abi? Bayülgen çok doğru söylemiş arada bu uç düşüncelerine katılmasam da bu söylediklerine katılmaktayım.
Yaptığın işe saygı duyarsın ama o sadece bir iş.
Olay aslında bire bir ifade özgürlüğü. Adamın ifadelerine "başkasının alanına müdahale etmedikçe" karışılamaz. Beğenen izler, beğenmeyende izlemez. İşin özeti bu.
Burada başkasının alanı dediğim kişisel bir durum. Yani eleştiri yapabilir istediği kişiye, kuruma ama hakaret vs etmemesi gerekir. İnceden alayda yaptığı işin gereği olduğundan kabul edilebilir bence.